29 Ekim 1923’de kurucu temel ilkeleriyle ve Halkçı duruşuyla Cumhuriyetimiz, dünyada ki tüm mazlum uluslara umut ışığı olmuştur.
10 Kasım 1938 ile Atamızın vefatını fırsat bilenlerin kasıtlı bir biçimde uyguladığı ihanet politikaları sonucunda bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bütünlüğü tehlike altına girmiştir.
Ülkemiz tarihinin en büyük ekonomik enflasyonu altında harap ve bitap hale getirilmiştir.
Ekonomik çöküş yetmezmiş gibi ülkemiz, sığınmacı adı altında demografik olarak işgal ettirilmiştir.
Türk Milleti, Ulus-Devlet Soykırımıyla karşı karşıyadır.
Siyasi iktidarın ve bileşenlerinin elinde bir yargı sopası haline dönüşen adalet mekanizması, devletimize olan güvenin yitirilmesine sebep olmuştur.
Yıllardır baskılanan sessiz çığlıklar artık Milletimizin meydanları sel gibi taşan haklı tepkilerine dönüşmüştür.
Türk Milleti olarak kendi içimizde yaşadığımız ayrışmalar yetmezmiş gibi, ülkemizin dört bir tarafında sıcak savaşlar yaşanmakta, Ege’de işgal edilen adalarımız ve kuşatma, güneydoğumuzda ise ABD ve İsrail güdümünde “terör devletçikleri” oluşturulmaktadır.
ULUSUMUZUN BİRLİĞİ VE BÜTÜNLÜĞÜ TEHLİKE ALTINDADIR
Türkiye Büyük Millet Meclisi artık Gazi Meclis olmaktan çıkmıştır.
Demokrasi diye önümüze getirilen sandıklardan, halkın gerçek temsilcileri seçilmemektedir.
Küresel sömürü sistemine biat eden sermaye sahiplerinin vekil olarak tayin edildiği bir meclis yapısı, büyük bir borsaya dönüşmüştür.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu, temel Anayasa maddeleri dahi tartışma konusu haline getirilmiştir.
İktidar ve bileşenleri sistematik bir biçimde Türk Milleti’nin egemenliğine kasteden politikalar izlemektedir.
Liberalizmin ve Sosyalizmin arasında ezilmiş ve sıkışmış bir Cumhuriyetin vatandaşları olarak bu kısır döngüden ve makastan çıkmak zorundayız.
Ülkemizin kurucu temel ayarlarına dönmek ve kuruluş ilkelerimizi benimsemek Ulusal bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Emperyalizmin sol eli Sosyal Demokrasiye ve sağ eli Liberalizme karşı Ulusal Cumhuriyetçi bir mücadele yürütmeliyiz.
Kurtuluş reçetesi olarak Laik Kemalist Cumhuriyet’in kurucu temel ilkelerine sahip çıkmalıyız.
Hiçbir partinin tekelinde olmayan Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ilkelerinin ışığında yol almalıyız.
Yol tekdir.
Yolumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur.
Amacımız, Milletin birliği ve bütünlüğü, Cumhuriyetimizin bağımsızlığı ve Vatanın bütünlüğüdür.
Milliyetçi ve Halkçıların buluştuğu bir Cumhuriyette birleşerek Ulusal Birliğimizi sağlamalıyız.
Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesinin birlik ve beraberliği temel alarak toplumsal dayanışmayı hedeflediğini bilen nesiller yetiştirmeliyiz.
10 Kasım 1938’den günümüze Milletimizin özlemini duyduğu ve artık ülkemiz için bir zorunluluk haline gelen Türk Milli İktidarını tüm Cumhuriyetçi yurtseverler olarak birlikte inşa etmeliyiz.
Türk Milli Hareketi olarak, hür ve egemen Atatürk Cumhuriyeti’ni yeniden birlikte inşa edebilmemiz için tüm partilere, sivil toplum örgütlerine ve tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz.
1919 ruhuyla birlik olalım! Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucu temel ilkeleri çerçevesinde birleşelim.
Hepimiz Anadolu’dan yeniden doğan birer Güneş olalım!
Tüm dünyayı birlikte aydınlatalım!
Dünyada ki tüm mazlum uluslara yeniden umut ışığı olalım!
Ne mutlu Türk’üm diyene!
Ne mutlu Atatürk’ün izinden gidenlere!
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Türk Ulusu!
TÜRK MİLLİ HAREKETİ
1 MAYIS 2025
bilgi@turkmillihareketi.com