Avrupa Birliği Ege Denizi 150 milyar Euro anlaşması” diye medyada geçen konu, aslında AB’nin yeni güvenlik ve savunma fonu olan “SAFE” (Security and Defence for Europe) programıdır.
Bu bir “Ege anlaşması” değil, fakat Ege’deki siyasi gerginlikler yüzünden Türkiye’yi de doğrudan ilgilendiren bir AB savunma planı hâline geldi.
- SAFE Nedir?
SAFE (Security and Defence for Europe), Avrupa Birliği’nin 2025 sonrası dönemde oluşturduğu ortak savunma ve güvenlik fonudur.
Toplam bütçesi: yaklaşık 150 milyar euro.
Amacı: AB ülkelerinin ortak silah sanayi, deniz güvenliği, sınır gözetimi ve siber savunma yatırımlarını finanse etmek.
Bu parayla Avrupa kendi savunma sanayisini güçlendirip ABD ve NATO’ya olan bağımlılığını azaltmak istiyor. - Neden “Ege Denizi” ile anılıyor?
Çünkü,
Yunanistan, bu fonun önemli bir kısmının Ege ve Doğu Akdeniz güvenliği için kullanılmasını istiyor.
Yani, Ege Denizi’nde deniz gözetleme sistemleri, drone ağları, radar istasyonları gibi savunma altyapılarının bu fondan finanse edilmesi hedefleniyor.
Bu durumda, Türkiye’nin Ege’deki faaliyetleri (örneğin NAVTEX, Mavi Vatan tatbikatları, adalar üzerindeki hak iddiaları) AB’nin gündemine girmiş oluyor. Kısaca Ege (YUNAN GÖLÜ OLUYOR) - Türkiye neden gündemde?
Türkiye, NATO üyesi olmasına rağmen AB üyesi değil. Ama AB bazı savunma fonlarına “üçüncü ülkelerin” (örneğin Norveç, Türkiye, İngiltere) katılımına izin verebiliyor. Türkiye de bu fondan savunma teknolojisi ve ortak proje payı almak istiyor.
Yunanistan ise
“Türkiye, Ege’de savaş nedeni (casus belli) kararını kaldırmadan ve adalar üzerindeki hak iddialarını bırakmadan bu fona erişemez” diyerek veto tehdidinde bulunuyor. - Sonuç olarak
Bu “150 milyar Euro anlaşması”:
Bir Türkiye AB anlaşması değil, AB’nin savunma sanayii ve deniz güvenliği için ayırdığı bir dev fon, Fakat Ege ve Akdeniz güvenliği bu fonun öncelikli bölgesi olduğu için Türkiye’yi doğrudan etkiliyor.
MASADA NE GÖRÜYORUZ
SAFE / “Security Action for Europe” (kısaca SAFE)
AB, Avrupa’nın savunma kapasitesini güçlendirmek için yaklaşık 150 milyar € tutarında ortak bir kredi/mobilizasyon mekanizması oluşturdu. Bu paket, üye devletlerin (ve belirli şartlarla üçüncü tarafların) hava ve füze savunması, drone/istihbarat altyapısı, lojistik, tedarik hatları ve benzeri stratejik ihtiyaçlarını finanseirmek için düşük faizli, uzun vadeli krediler sağlayacak.
Nasıl çalışıyor (mekanik ve zamanlama)
AB mekanizması esas olarak düşük faizli krediler şeklinde çalışıyor; üye devletler veya proje sahipleri yatırım planı sunuyor, fon onayıyla birlikte kredi/destek alıyor.
İlk başvurular ve ön dağıtım aşamaları yapıldı; 19 ülke programa başvurdu ve bazı ülkeler (ör. Polonya) paket içinden büyük pay aldı. İlk yatırım planları ve ayrıntılı projeler istenen zaman çizelgesine göre sunulacak; bazı kaynaklar ilk ödemelerin 2026 başı civarında başlamasını bekliyor.
Hangi alanlara harcanabilir? (öncelik sahaları)
Fon, özellikle şu alanları hedefliyor: hava ve füze savunma sistemleri, uzun menzilli radar/deniz gözetleme ve sensör ağları, İHA/drone sistemleri, mühimmat/lojistik kapasite, siber ve uzay destek altyapıları. (AB’nin amaçları arasında “Avrupa’yı ABD’ye aşırı bağımlı olmadan savunabilir hâle getirmek” da var.)
Türkiye katılabilir mi? teknik ve siyasi koşullar
Teknik olarak SAFE mekanizması sadece AB üyelerine açık değil; AB ile savunma işbirliği anlaşmaları bulunan üçüncü ülkeler örneğin Norveç, Birleşik Krallık, veya şartlı olarak Türkiye gibi ortaklar belirli koşullarda programa dahil edilebiliyor. Ancak katılımın pratik hâle gelmesi siyasi onaylara bağlı.
Siyaset burada belirleyici. Yunanistan gibi bir AB üyesi, AB kararlarının bazı aşamalarında etkili olabilecek ve Türkiye’nin programa katılımını fiilen engelleyebilecek itiraz mekanizmalarına sahip. Yunan liderlerin açıklamaları, Türkiye’nin Ege politikalarında “casus belli” gibi tutumları sürdürmesi hâlinde katılımına karşı çıkılacağını belirtiyor.
Neden Ege Denizi bu tartışmada öne çıkıyor?
Ege ve Doğu Akdeniz, enerji ve deniz yetki alanları, ada/sahil düzenlemeleri ve stratejik deniz yolları nedeniyle zaten hassas bir bölge. SAFE fonunun önemli bir kısmı deniz gözetleme, sahil savunması ve deniz tabanlı sensör/İHA yatırımlarına ayrılabilecek; bu tür yatırımlar Ege’deki güç dengesini doğrudan etkileyecek yatırım kalemleri arasında yer alıyor. Bu yüzden Yunanistan, Türkiye’nin fonlara erişimine şüpheyle bakıyor ve “fonla gelen askeri ekipmanların Ege’ye yönelik kullanımı” konusunda teminat istiyor. Pratik sonuçlar ve olası senaryolar (kısa–orta vadede)
Veto/engelleme senaryosu: Eğer bir AB üyesi (ör. Yunanistan) siyasi olarak Türkiye’nin programa katılmasına karşı çıkarsa, Türkiye’nin doğrudan erişimi gecikebilir veya engellenebilir. Bu tür kararlar genellikle siyasi pazarlıklarla çözülür.
Koşullu katılım: Alternatif yol, Türkiye’nin “end-use” (son kullanım) garantileri, şeffaf denetim mekanizmaları ve bölgesel gerilimleri azaltmaya yönelik güven artırıcı adımlar sunarak sınırlı, endüstriyel ortaklık bazlı katılım sağlamasıdır.
AB teknolojik bağımsızlık gündemi: Birçok üye “Buy European / yerlileştirme” eğiliminde olduğundan, Türkiye gibi üçüncü tarafların aksesini kısıtlayacak tartışmalar da sürüyor (bu da Türkiye’nin proje ortaklıklarında sınırlamalar doğurabilir).
Ege için özel teknik etkiler (örnek yatırım kalemleri)
Denizde genişletilmiş radar/sensör ağları ve gözetleme uyduları, sahil radarlarının yükseltilmesi;
İnsansız deniz ve hava araçları (maritime drones), istihbarat/toplama platformları;
Hızlı konuşlandırılabilir hava savunma/kısa menzilli füze unsurları ve tedarik depoları; Bu yatırımlar Ege’de erken uyarı ve müdahale kapasitesini artırır dolayısıyla dengeleri ve tahrik riskini etkileyebilir.
Türkiye için ne anlam ifade eder / hangi adımlar mantıklı olabilir?
Diplomasi: Yunanistan ve AB üye ülkeleriyle yürütülecek yoğun diplomasi; şeffaf kullanım garantileri ve “non-use” (kullanım amacı dışına çıkmama) mekanizmaları üzerinde anlaşma arayışı.
Endüstriyel teklif: Türkiye, Savunma sanayii firmalarını AB ile ortak projelere dahil ederek “tedarikçi ortak” rolü teklif edebilir; böylece erişim siyasi pazarlıklara bağlanmadan teknik ortaklıklar üzerinden sağlanabilir.
Güven artırma: Ege’de tatsız olayları azaltacak Kızıl Hat/deniz kazaların önlenmesi protokolleri, ortak tatbikatlar veya ortak arama-kurtarma projeleri önerilebilir (bunlar siyasi itirazları azaltabilir).