BU DÜZEN DEĞİŞMEDEN KURTULUŞ YOK!

Kapitalist Sistemin Güç Dengesi ve Sömürü Mekanizmaları

Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine dayanan ve kar amacı güden bir ekonomik sistem olarak ortaya çıkmıştır.
Ancak bu sistemin işleyişi, ülkeler ve toplumlar arasında ciddi eşitsizliklere yol açmaktadır.
Güçlü kapitalist devletler, küresel ekonomide hem kaynakların kontrolünü sağlamak hem de kendi ekonomik üstünlüklerini sürdürmek adına çeşitli stratejilerle diğer ülkeleri sömürmektedir.
Bunun yanı sıra, güçsüz kapitalist ülkeler, kendi iç dinamikleri aracılığıyla kendi toplumlarını sömürme eğilimindedir.

GÜÇLÜ KAPİTALİST DEVLETLERİN SÖMÜRÜ STRATEJİLERİ

Güçlü kapitalist devletler, ekonomik üstünlüklerini devam ettirebilmek için çeşitli mekanizmalar kullanır:

1- Kaynak Sömürüsü ve Neo-Kolonyalizm:
Gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki doğal kaynaklara erişim sağlayarak bu kaynakları düşük maliyetle elde eder. Çoğunlukla bu ülkeler, işlenmemiş hammaddeleri düşük fiyatlarla ihraç ederken, gelişmiş ülkeler bu hammaddeleri işleyip yüksek katma değerli ürünler olarak geri satar. Bu döngü, az gelişmiş ülkelerin ekonomik bağımsızlıklarını sınırlandırır.

2- Finansal Hegemonya:
Güçlü devletler, uluslararası finans sistemindeki hâkimiyetlerini kullanarak borçlandırma yoluyla diğer ülkeleri bağımlı hale getirir.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar aracılığıyla dayatılan ekonomik reformlar, genellikle bu ülkelerin iç pazarlarını yabancı yatırımcılara açmasını ve sosyal harcamaları kısmasını gerektirir.

3- Küresel Şirketler ve Pazar Kontrolü:
Çok uluslu şirketler, gelişmekte olan ülkelerde düşük işçilik maliyetlerinden ve gevşek çevre düzenlemelerinden faydalanarak üretim yapar.
Bu şirketler, yerel ekonomileri ve pazarları domine ederek küçük ve orta ölçekli işletmelerin rekabet edemez hale gelmesine neden olur.

GÜÇSÜZ KAPİTALİST ÜLKELERDE İÇ SÖMÜRÜ

Güçsüz kapitalist ülkelerde ise ekonomik eşitsizlik ve kaynakların adaletsiz dağılımı, toplumun alt kesimlerinin sömürülmesine yol açar:

1- Oligarşik Yapılar ve Yolsuzluk:
Kapitalist sistem içinde güçsüz ülkelerde, genellikle bir grup elit sınıf, ülkenin ekonomik kaynaklarını kontrol eder. Bu elit tabaka, ekonomik sistemin işleyişini kendi çıkarlarına göre düzenlerken, halkın geniş kesimleri fakirlik içinde yaşamaya mahkûm edilir.

2- Ucuz İş Gücü ve Sendikasızlaşma:
İş gücünün örgütlenmesinin engellenmesi ve düşük ücret politikaları, çalışanların haklarını savunmasını zorlaştırır. Bu durum, emeğin değersizleşmesine ve işçilerin sömürülmesine yol açar.

3- Eğitim ve Sağlık Hizmetlerine Erişim:
Kapitalist sistem, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin özelleştirilmesine yol açarak, toplumun alt kesimlerinin bu hizmetlere erişimini kısıtlar. Bu durum, toplumsal sınıflar arasındaki uçurumun derinleşmesine neden olur.

Alternatif Bir Düzen Mümkün mü?
Kapitalist sistemin sömürü odaklı yapısını değiştirmek için güçlü bir uluslararası dayanışma ve bilinç gereklidir. Özellikle az gelişmiş ülkelerin, kendi üretim kapasitelerini artırarak, dışa bağımlılığı azaltması ve kaynaklarını adil bir şekilde kullanması gerekmektedir.
Ayrıca, eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler gibi temel alanlarda özelleştirmenin sınırlandırılması ve kamu yararını önceleyen politikaların hayata geçirilmesi önemlidir.
Yukarıda yazılanlar ışığında, karşımıza çıkan sorun ÜLKEDE Kİ sistemin kendisidir.
Bu değişmeden, a,b,c,d,e PARTİLERİ istediği kadar bağırsa sonuç AYNI yerde olacağımızdır.
Bunun için KURULUŞ FELSEFESİNE dönmemiz gerekir.

Milletin kurtuluşu, yine milletin azim ve kararlılığına bağlıdır.
Unutma

Fuat YEŞİLKAYA

Bunlara da bir göz atın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir