Bugün Türkiye’nin siyasi tablosuna baktığımızda, partilerin ve sözcülerin büyük çoğunluğu ülkenin enerjisini, üretim gücünü ve toplumsal potansiyelini tüketmektedir.
Hamasi söylemler, içi boş vaatler ve günü kurtarma çabaları dışında, halka somut bir yol gösterilmemektedir.
Oysa toplum ağır bir bunalım içindedir; yoksulluk, işsizlik, adaletsizlik ve güvensizlik halkın ruhunu kuşatmış, kitleler “kim gelirse gelsin” anlayışıyla edilgen bir tavra sürüklenmiştir.
Fakat bilinmelidir ki, kurtuluş hiçbir zaman edilgen bir bekleyişle gelmemiştir.
Tarih, bunu bize defalarca göstermiştir.
Türk Milleti bundan yüz yıl önce, işgal ve esaret tehdidi altında, bir avuç aydının önderliğinde topyekûn bir bilinç sıçramasıyla ayağa kalkmıştır.
O mücadelenin adı Milli Mücadele idi.
Milli Mücadele yalnızca silahla kazanılmadı; aynı zamanda halkın iradesini merkeze alan yeni bir toplumsal düzen fikriyle taçlandı.
İşte Kemalizm, bu bilincin adı oldu.
Kemalizm, dogmalardan değil, akıl ve bilinçten;
hamasetten değil, eylem ve üretimden;
çıkar gruplarından değil, eşit yurttaşlıktan güç aldı.
KEMALİZM’İN TEMEL İLKELERİ VE BUGÜNE MESAJI
Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.
Halkın doğrudan temsil edildiği, aracısız bir demokrasi olmadan, gerçek özgürlük mümkün değildir.
İNSAN MERKEZLİ YÜKSELİŞ
Devletin görevi, bireyi ezen değil, yücelten; yurttaşına kul muamelesi yapan değil, eşit yurttaş haklarını güvence altına alan bir yapıyı kurmaktır.
ÜRETİMİN HALKA YAYILMASI
Sermaye bir avuç azınlığın elinde toplanamaz. Ekonomi, halkın refahını yükseltmek için vardır.
Sanayi, tarım ve teknoloji üretimi tüm yurda yayılmalıdır.
EŞİT YURTTAŞLIK
Din, dil, mezhep veya köken ayrımı gözetmeksizin herkes eşit yurttaştır.
Ulusun birliği, bu eşitlik temelinde güçlenir.
BİLİM VE AKIL REHBERLİĞİ
Eğitimden sanayiye, siyasetten toplumsal yaşama kadar tüm alanlarda bilim ve akıl esas alınmalıdır.
BUGÜNÜN ÇAĞRISI
Bugün ülkemizi içine düştüğü edilgenlikten kurtaracak olan şey, bu ilkeleri yeniden hayata geçirmek ve halkın bilinçli mücadelesini örgütlemektir.
Ve bunun için o muhteşem devrim ışığının yakılması gerekir.
Hiçbir kurtuluş, bir liderin ağzından çıkacak sözlerle ya da seçim meydanlarında atılan sloganlarla gelmeyecektir.
Kurtuluş devrimde saklıdır.