81 İLDE SIĞINAK PROJESİ TUZAĞI

“Bu bir tuzak!”
İçimizden kurulan.

Bize dünyanın hiçbir ülkesi nükleer saldırı yapamaz. Nedenini düşün bakalım. Sorusunun cevabı geldi.

JEOPOLİTİK CAYDIRICILIK
Türkiye, Avrasya’nın merkezinde, Balkanlar-Ortadoğu-Kafkasya-Karadeniz hattının tam ortasında. Buraya yapılacak bir nükleer saldırı Avrupa, Rusya, Orta Doğu ve Akdeniz ülkelerini doğrudan etkiler. Rüzgâr akımları ve iklim etkisiyle, serpinti sadece Türkiye’de kalmaz, Avrupa’ya, Rusya’ya, hatta Afrika’ya kadar yayılır. Yani bir ülke Türkiye’ye nükleer saldırı yaparsa aslında dünyanın kalbine bomba atmış olur.

JEOPOLİTİK KONUM VE KÜRESEL DENGELER
Merkezi Konum: Türkiye, üç kıtanın (Avrupa-Asya-Afrika) kesişim noktasında yer almaktadır.
Boğazlar Üzerindeki Kontrol: İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Karadeniz’i Akdeniz’e bağlayan tek deniz yoludur. Nükleer saldırı, dünya ticaretini felç eder.
Bölgesel Etki: Türkiye’ye yönelik saldırı, Rusya, AB, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı doğrudan etkiler.
Sonuçta Türkiye’ye yapılacak bir saldırı, “bölgesel değil, küresel kriz” yaratır. Bunu iyi bilen küresel aktörler, Türkiye’yi NÜKLEER ile tehdit etmezler.

ASKERİ VE STRATEJİK KONUM
Türkiye, hem boğazlar (İstanbul ve Çanakkale) hem de hava sahası bakımından kritik. Nükleer saldırıyla Türkiye’yi devre dışı bırakmak isteyen bir güç, aslında kendi lojistik yollarını da kesmiş olur. Rusya, ABD, Çin veya AB… hepsi Türkiye’nin kilit rolünün farkında. Bu yüzden burayı yakmak kimsenin işine gelmez.
EKOLOJİK VE KÜRESEL SONUÇLAR
Bir nükleer saldırı, sadece askeri sonuç doğurmaz. Tarım alanları, içme suyu kaynakları, iklim dengesi yok olur. Türkiye, dünyanın en önemli tahıl, sebze-meyve ve enerji geçiş yollarından birine sahip. Nükleer serpinti Karadeniz, Akdeniz ve Ege’ye yayıldığında dünya gıda ve enerji güvenliği çöker.

TÜRKİYE’NİN KENDİ CAYDIRICILIĞI
Türkiye’de ABD’nin nükleer silahları bulunmaktadır. (Incirlik Üssü’ndeki B61 bombaları). Bu da NATO eksenli fiilen caydırıcılık sağlar. Ancak esas caydırılıcık, Türkiye “Tarafsız Güç” Olursa NATO’dan ayrılan Türkiye, İsviçre gibi tarafsızlık ilan ederse, saldırı ihtimali daha da azalır. Jeopolitik konumu hâlâ küresel güvenlik için kritik olduğu için, kimse kolay kolay saldırıyı göze alamaz. Çünkü Türkiye’ye saldırı, bölgesel dengeleri altüst eder. Dünya kendi kalbine hançeri saplamış olur.

Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye’ye nükleer saldırı:
Jeopolitik olarak imkânsız, Askeri olarak intihar, Ekolojik olarak tüm dünyaya zarar verici, Hukuki olarak insanlığa karşı suç niteliğindedir.
Dolayısıyla, dünyanın hiçbir ülkesi Türkiye’ye nükleer saldırı yapamaz. Türkiye, bulunduğu konum ve ittifaklarıyla küresel caydırıcılığın merkezindedir.

Ancak bu caydırıcılığını, herkesin geçit gibi kullanmasına izin vermemesi, kendini güçlendirerek, BÖLGEDE DENGELEYİCİ olarak coğrafya avantajını kullanması gerekir.

ŞİMDİ SORU GELDİ. Yeni kararname ile 81 ilde neden sığınaklar yapılmaya başlandı? Bu bir çözüm mü? Korku yayıp, farklı bir amaç mı taşımakta?

81 İlde Sığınak Projesi Riskler ve Alternatif Çözümler

Türkiye’de alınan kararla, 81 ilde modern sığınakların inşa edilmesine başlanmıştır. Amaç, nükleer, biyolojik, kimyasal saldırılar ve doğal afetler karşısında sivil koruma sağlamaktır.
Ancak proje kapsamında belirlenen kişi başı 1 m² yaşam alanı ciddi soru işaretleri doğurmaktadır. Bu rapor, söz konusu planın mantıksal tutarlılığını değerlendirmekte ve alternatif modeller önermektedir.

Mevcut Modelin Özellikleri
Yerleşim: Millet bahçeleri, parklar, okullar ve kamu kurumlarının altına toplu sığınaklar. Kapasite: Kişi başına 1 m² alan. Süre: 21 gün (bazı kaynaklarda 72 saat) yaşam destek hedefi. Amaç: İlk saldırı/afet dalgasından korunma.

Riskler ve Sorunlar
Fiziksel Alan Yetersizliği
1.m², sadece oturulabilecek bir alan sağlar. İnsanların yatması, hareket etmesi, temel hijyen ihtiyaçlarını karşılaması imkânsızdır.
Kalabalık ve Kaos Riski
Binlerce kişinin aynı mekâna yığılması, panik, izdiham ve psikolojik çöküş doğurur. Hastalıkların hızla yayılma ihtimali yüksek olur.

Yaşam Destek Sistemleri Eksikliği
Havalandırma, tuvalet, su ve gıda depoları olmadan sığınak, kısa sürede mezar haline gelebilir. “Beton koridor” anlayışı yerine, bağımsız altyapı şarttır.

Askeri Caydırıcılık Açısından Yetersizlik
Sığınakların işlevsizliği, Türkiye’nin savunma hazırlığını göstermesi gerekirken zayıflık algısı doğurabilir. Sadece “toplu koruma” mantığına dayanmak, modern tehditlere karşı etkisizdir.

Dünya Örnekleri ile Karşılaştırma
İsviçre: Her vatandaş için 1,5–2 m² sığınak alanı zorunlu. Her apartman kendi sığınağına sahip. Yaşam destek sistemleri standart.
İsrail: Apartmanlarda bireysel güvenlik odaları (“mamad”). Toplu sığınak yerine desantralize model uygulanıyor.
Japonya: Toplu afet merkezleri, geniş alan ve psikolojik destekle birlikte planlanıyor.
Türkiye’nin modeli bu örneklerle kıyaslandığında yetersiz ve riskli kalmaktadır.

Alternatif Çözüm Önerileri
Desantralize (Dağınık) Sığınak Modeli
Her apartman, site, kamu binası kendi küçük sığınağına sahip olmalı. Kalabalık azaltılır, erişim kolaylaşır.
Yaşam Destek Sistemlerinin Zorunlu Kılınması
Havalandırma filtreleri (NBC sistemleri), su arıtma, tuvalet ve gıda depoları standart hale getirilmeli. Kişi başı alan en az 3 m² olmalı.
Psikolojik ve Sosyal Alan Planlaması
İnsanlar yalnızca hayatta kalmak değil, dayanabilmek zorunda. Çocuklar, yaşlılar ve hastalar için özel bölmeler şart.

Ulusal Sivil Savunma Ağı
Sığınaklar yalnızca savaş değil, deprem, sel ve kimyasal kazalar için de kullanılmalı. Böylece yatırımlar tek senaryoya bağlı kalmaz.

Sonuç
81 ilde sığınak projesi, kâğıt üzerinde modern bir adım gibi görünse de mevcut haliyle kalabalığı korumak yerine öldürebilir. Kişi başı 1 m² yaşam alanı ve yetersiz altyapı, gerçek bir çözüm değil, sembolik bir önlemdir. Türkiye, İsviçre ve İsrail örneklerinde olduğu gibi desantralize,( merkezî olmayan, dağıtılmış) yaşam destekli ve insancıl bir sığınak sistemine yönelmelidir.

Özetle: Bu haliyle proje göstermelik güvenlik sağlar. Gerçek güvenlik için, dağınık, daha geniş ve altyapısı güçlü sığınak ağı şarttır. Peki bunu yönetimde bu kararı alanlar bilmiyor mu? Bu sığınakların bu şekilde kullanılması, hayat kurtarmak değil, yok etmek değil mi? Şeytan yine fısıldadı, bunun altında yatan gerçek ne diye. Soru fısıltıdan duyuldu. Düşün!

Fuat YEŞİLKAYA

Bunlara da bir göz atın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir