İNSANIN KENDİ KAYBOLUŞUNA SIĞINMASI

İnsan, varoluşunun en temel dürtülerinden biri olan korunma içgüdüsüyle hareket eder. Ancak bu içgüdü bazen onu ironik bir biçimde kendi benliğinden uzaklaştıran bir sürecin içine sokar.

Korkularına sığınarak hareket eden birey, kendi gerçekliğinden koparak zamanla benliğini yitirir.

Uyuşturucu bağımlılığı da bu sürecin bir yansımasıdır; kişi, gerçeklikle yüzleşmek yerine ondan kaçmanın yollarını arar ve nihayetinde kendini kaybeder.

Toplumlar da bireyler gibi hareket eder.
Eğer bir toplum, kendi kaderini belirleme hakkını korkularının veya dış etkenlerin etkisiyle başkalarına teslim ederse, o toplum da birey gibi benliğini kaybetmeye mahkûmdur.

Bir milletin kendi iradesini başka güçlere teslim etmesi, uyuşturucuya bağımlı bir bireyin durumuna benzer.
Önce hafif bir rahatlama hissi yaşanır, ardından kontrol kaybolur ve sonunda tamamen başkalarının ellerine mahkûm hale gelinir.

İnsanın kayboluşu yalnızca korkulara teslimiyetle değil, aynı zamanda yanlış yönelimlerle de gerçekleşebilir.
Bazen insan, safını değiştirerek paranın peşine düşer; maddi kazanç uğruna kendi değerlerinden, ilkelerinden ve hatta kimliğinden ödün verir.
Bu süreç de tıpkı bir uyuşturucu bağımlılığı gibi işler.
Kişi, maddi gücün sunduğu geçici hazza kapılırken, öz benliğinden uzaklaşır ve sonunda kendisini tanıyamaz hale gelir.

Diğer yandan, kimi insanlar da kişiliklerinden ödün vermemek adına maddiyattan tamamen uzak durur, hatta zenginliği bir tehdit olarak görüp reddeder.
Ancak bu durum da başka bir uç noktaya savrulmak anlamına gelir.

Paradan kaçmak, onun sunduğu imkânları yok saymak, ekonomik bağımsızlığı hiçe saymak demektir.
Sonuç olarak insan, benliğini korumak adına yine bir sığınma alanına çekilir ve bu sığınak, zamanla onun kişisel ve toplumsal etkisini azaltan bir kayboluşa dönüşebilir.

Gerçekte önemli olan, korkularla yüzleşmeyi öğrenmek, ekonomik ve sosyal bağımsızlığı bir denge içinde koruyabilmektir.

Ne korkularımıza teslim olmalıyız ne de maddi kazanç uğruna benliğimizden vazgeçmeliyiz.

İnsan, kendisini ve toplumunu güçlü kılacak yolu, bağımsız düşünerek ve iradesini koruyarak inşa etmelidir.
Ancak o zaman ne birey ne de toplum kendisini kaybolmuş hisseder.

Gerçek özgürlük, bağımlılıklardan ve teslimiyetten uzak durarak kendi kaderini bilinçli bir biçimde belirleyebilmektir.
Onun için tüm korkulardan uzaklaşmak veya başkalarına sığınmadan kurtuluşun yolu kendi kendini yönetmendir.

Türk Milli Hareketi (TMH)
14.02.2025

Bunlara da bir göz atın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir